Allah 91 kimyasal element yarattı, insan binlercesini… ”Zararsız olduğu kanıtlanana kadar masum”  olan bu binlerce maddeden sadece birinin insan sağlığına zararlı olduğunun Avrupa birliğince kanıtlanması yıl sürüyor, ta ki bir kişi değil pek çok kişi hastalanana kadar…
Eğer kronik yorgunluk, başağrısı, sürekli tekrar eden soğuk algınlığı yada astımdan şikayetçiyseniz, ne kadar uyursanız uyuyun yataktan yorgun kalkıyorsanız, semptomlarınız eve taşındıktan sonra artıp tatile gidince azalıyorsa hasta bina sendromuna yakalanmışsınız demektir. Binanın altından geçen bir geopatik stres hattı sizi hasta ediyor olabilir. İçeride kullanılan malzemelerin yaydığı toksik maddelerse kansere davetiye çıkarıyordur. Doğru inşa edilmiş bir bina belirli özelliklere sahip olmalıdır…

 

DOĞRU BİNA:
1. Şu mesafede olmalıdır;
-Yüksek gerilim hattından 600 m
-Sokak dağıtım hattından 25 m
-Yeraltı gerilim hattından 10 m
-Tren hattından 30 m
-Trafodan 20 m
-Cep telefonu baz istasyonlarından 300 m

2. Bina trafiğin hızlı aktığı ana trafik yollarından ve endüstriyel sanayi alanlarından uzakta olmalıdır.
3. Mikroiklim göz önüne alınarak tasarlanmalıdır. Rüzgar, solar yerleşim, topoğrafya, arazinin geçmiş ve şimdiki kullanımı, su ve rüzgarın akışı göz önünde bulundurulmalıdır ve doğayla uyum içinde tasarlanmalıdır.

 

AYDINLATMA:
1. Elektromanyetik radyasyon, çevre kirliliği, ve sağlık açısından en iyi olan aydınlatma led, daha sonra akkor lamba, daha sonra halojen lamba en sonda enerji tasarruflu ampüller gelir.
2. Doğal ışık mümkün olduğunca çok kullanılmalı, aydınlatma ve renkler doğadan esinlenmelidir.
3. Aydınlatma elektrosmog ve çevre kirliliğine sebep olmamalıdır.
4. Binanın elektrik şebekesi radyasyonu azaltacak şekilde döşenmelidir.

 

HAVALANDIRMA, ISITMA VE SOĞUTMA:
1. Doğal havalandırma kullanımı arttırılmalıdır.
2. Termal izolasyon ve ısı depolama arasında denge sağlanmalıdır.
3. Optimum plan ve yüzey dereceleri planlanmalıdır.
4. Binanın ısınması için termal radyasyon ve güneş enerjisi kullanılmalıdır.
5. Yenilenebilir enerji kaynakları mümkün olduğunca kullanılmalı ve enerji sarfiyatı minimuma indirilmelidir.

 

BİNA MALZEMELERİ VE MOBİLYALAR:
Mobilyalar ve bina malzemeleri mümkün olduğunca doğal malzemelerden seçilmelidir. Bunun için dekorasyonda toksik maddeler kanser sebebi adlı yazımı okuyabilirsiniz.
Kesinlikle uzak durulması gereken tehlikeler asbes, sentetik mineral iplikler, kurşun tozu,  küf ve VOC( havaya toksik maddeler yayan) boyalar ve yapıştırıcılardır.

 

ELEKTROMANYETİK RADYASYON:
Elekromanyetik radyasyonun sağlık üzerindeki etkileri üzerinde bugüne kadar 25000 den fazla araştırma yapılmış. 2002’de Dünya Sağlık Örgütü 50 Hz lik manyetik alanı olası kanserojen olarak tanımlamıştır. (IARC 2002)
Kısa süreli maruz kalındığında uyku bozuklukları, başağrısı, ciltte yanmalar, yük sek tansiyon, kulak çınlaması, soğuk algınlığı benzeri reaksiyonlarla öğrenmede zorluklar ve unutkanlığa sebep olur.

Uzun süreli maruz kalınması durumunda:
ÇOCUKLARDA LÖSEMİ:   2-5 mG
DÜŞÜK:  1,6 mG
GÖĞÜS KANSERİ:  12 mG

Elektromanyetik radyasyonun zararlarını minimuma indirmek için;
1. Elektriğe hassasiyeti olan insanların yataklarını elektrik hattı geçen duvardan uzak bir yere koymaları gerekir çünkü radyasyon 1.2 metreye kadar yayılır.
2. Ana hatta bağlı olan ekipmanlar en çok radyasyonu yayarlar. Bunlar fırın, mikrodalga, havlu ısıtıcısı, hi-fi ekipmanları, akvaryum motorları, telefon şarjları gibi ekipmanlardır ve yatak ve koltuk gibi çokca zaman geçirilen mekanlardan uzakta durmalıdırlar.
3. Elektrik yatakları açık olduğu sürece ve ısıtma süresince yüksek manyetik alan saldığından kullanılmamalıdır.
4. Infrared teknolojisi kullanan uzaktan kumandalar problem teşkil etmez ama kablosuz el kumandaları, playstation kumandaları gibi, yüksek radyasyon yayar.
5. Sayaçlar sürekli açık olduklarından yataktan uzakta bulunmalılar.
6. Bilgisayarlar ve monitörler düşük radyasyon yaysa da yanlara ve arkalarına yayarlar. Bu yüzden arka arkaya ada yan yana durmamalı.
7. Laptop’larla ilgili problemde iç organlarınıza yakın durmalarıdır, kucağınızda değil masada çalışın.
8. Yazıcılar, tarayıcılar ve fotokopi makinaları radyasyona ek olarak gazlar salarlar. Bu gazlar göz ve ciğerleri tahriş eder. Yatak odası ve salondan ayrı uzak bir odada durmalılar.
9. Televizyondan en az 1.5 metre uzakta oturmalısınız. Kumandalar infrared teknolojisiyle problem teşkil etmezler. Led televizyonlar plazma televizyonlardan daha az radyasyon yayarlar.
10. Çift izolasyonlu aletler daha çok radyasyon yayar. Kutusunun üzerinde amblemle belirtilmiştir.
11. Sadece gerekli yerlere elektrik hattı döşetmek, mobilyanın yakınına döşemek, daha az radyasyona maruz kalmanızı sağlar.
12. Pilli aletler dalgalı akım değil direk akım verdikleri için radyasyon yaymazlar.
13. Dijital kablosuz bebek hoparlörleri cep telefonu kadar çok radyasyon yayarlar. Mutlaka kullanmak zorundaysanız en az 1 m uzağa yerleştirin. Voice activation mode’da kalsın ki sürekli aktif olmasın. Kablosuz analog model seçin çünkü 2 yada 4 kanalları var ve daha düşük frekans kullanıyorlar. Geri konuşulabilen modeli seçmeyin sürekli radyasyon yaymaya devam ediyor. Kameralı modelleri tercih etmeyin çünkü daha yüksek elektrik enerjisini gerektiriyorlar.
14. İpad’ler sadece internette sörf yaparken yada arama alır yada yaparken radyasyon yayar. Az da also frekans yaydığından kucağınızda olmamalıdır.
15. Cep telefonunuzun sinyal gücü düşükse telefon bağlanmak için daha fazla efor sarfeder ve daha çok radyasyon yayar bu yüzden kırsal kesimde daha fazla beyin tümörü vakası görülmeye başlanmıştır. Düşük SAR değeri olan bir telefon seçin ve mutlaka analog bir cep telefonu kulaklığı edinin, yinede aramalarınızı kısa kesin. Cep telefonunuzu arabanızda kullandığınız zaman içinde bulunduğunuz metal araç radyasyonu ikiye katlar.
16. İnternete bağlanırken kablolu adsl interneti seçin. Apartmanda yaşıyorsanız toplantılarda herkesin yatarken wirelesslarını kapatması gerektiğini konuşun.
17. 15 yaşından küçükler cep telefonu kullanmamalıdırlar. Çocuklar cep telefonu kullanırken beyin tümörüne yakalanma şansı 5 kat artarken, kablosuz telefon kullandıklarında 4 kat artıyor.

 

YERYÜZÜNÜN  DOĞAL RADYASYONU (GEOPATİK STRES):
Alman bilimadamı Winfried Otto Shumann tarafından 1950’lerde keşfedilen geopatik radyasyon yeryüzünün yüzeyiyle atmosferdeki solar ışığın rezonansından kaynaklanıyor. Özellikle depresyonun sebeplerinden biri olduğu biliniyor. Eğer eviniz gerilim hattının üzerinde inşa edilmişse bunun belirlenmesi ve çözümlenmesi gerekir. Geopatik stresle ilgili yazımı çok yakında paylaşacağım.

 

İÇME SUYU VE KANALLARI
Sağlık bakanlığı içme suyu hakkında rapor verirken ana borulara giden suyu rapor ediyorlar, evimizdeki borulardan geçip musluğumuza gelene kadar suya ne olduğunu bilmiyoruz, bu bakanlığın sorumluluğu altında değil.
Evimizin su hattı boruları çimento kaplı eğilebilir demir, çimento kaplı yumuşak çelik, desteklenmiş plastik, PVC, veya polietlienden yapılır. PVC’den suya kursun ve kadmiyum sızabilir, sağlıklı değildir. Paslanmaz çelik en iyi seçenek olsa da fiyatı çok yüksek olabilir. Okside edilmiş bakır boru sıcak su için iyidir. Paslanmaz çelik yada poliplastik borularda soğuk su için iyidir.
Musluğa gelen suyu test ettirmek faydalıdır çünkü suyunuzda aşağıdaki zehirli maddelerden biri bulunabilir;
1. Klor güçlü bir deri ve ciğer tahriş edicidir bu yüzden egzemalı insanlar duştan sonra kötü olurlar. iyi bir karbon filtresi sudaki kloru temizler.
2. Florür aliminyum, fosfat ve ağır metaller içeren toksik bir maddedir, Avrupa’da içme suyunun %97’si florürlenmemiştir.
3. Aliminyum  ve alzeimer arasında ciddi bulgulara rastlanmıştır, neurotoksik bir maddedir.
4. Kurşun çocukların fizik ve akıl sağlığı için bir kabustur. Suya bakır borulardan, pirinç musluklardan, kurşun yada pvc borulardan karışmış olabilir.
5. Bakır daha çok yeni evlerde bakır boru okstlenmesinden kaynaklanır.
Suyunuzu test ettirmek istediğiniz zaman suda klor, florür, aliminyum, kurşun, bakır, nitrat, radon, baron, uranyum birde zirai ilaç kalıntısı ve mikrorganizma var mı kontrol edilmelidir.

Ve bütün bunlar mevcutsa iyi bir karbon filtresi almanızı öneririm. Su filtresinde önemli olan sertifikası olması. Nata sertifikası ( National Sanitation Foundation International) olmalı. Filtreler 3 çeşittir;
1. RO (ters ozmos) filtreleri sudaki flor, ilaçlar, petrokimyasalları, klorür, asbes, nitrat, radyum, ve ağır metalleri ( kurşun, bakır, kadmiyum, krom ve aliminyum) ayırır. Ancak pahalıdır, montajı zordur, atık su bırakırlar.
2. Aileler için daha iyi bir çözüm iki veya üç kartuşlu lavabo altı montajlı 1.0 mikron aktivasyonlu KDF’li bir karbon filtresi. Bu filtre petrokimyaları, tortuları, ilaçları ve kloru sudan temizleyecek, florür ve ağır metallerin MİKTARINI AZALTACAKTIR. Bu yüzden testlerin düzenli yapılması gerekmektedir. Aletin etkinliği kartuşun kullanımı arttıkça azalabilir. Üreticinin verdiği son kullanım süresinden önce değiştirmelisiniz.
3. Kiracıysanız ve taşınan bir sistem arıyorsanız tezgah üstü tek kartuşlu ekonomik sistemlerde mevcut. Suyunuzun kalitesi ve ne sıklıkla kullandığınıza göre kartuşu değiştirilmeli.
Şişe sularında kullanılan suların büyük bölümü musluk suyunun filtre edilmesiyle doldurulmuş sulardır. Plastik şişeleri içerdikleri BPA maddesinin suya sızmasından dolayı sağlıklı değildir. Plastik şişeler tek kullanımlıktır. Isı arttıkça suya gaz salınımları artar. Cam şişe kullanırsanız istediğiniz sıklıkla tekrar şişeyi kullanabilirsiniz. Plastik diye ısrarlıysanız yüksek yoğunluklu polietilen HDPE, düşük yoğunluklu polietilen LDPE veya polipropileni tercih edin.

 

SO © 2013 Her hakkı saklıdır. Sitedeki yazılar izinsiz ve kaynak belirtmeden başka yerde yayımlanamaz. Ancak yazıları yazar ismi ve kaynak belirterek ya da siteye link vererek paylaşabilirsiniz.